1980 yılında Devlet Opera Balesinde sanatçı olarak görev yapmakta olan Necla ve Orhan Tunç çifti, Ortunç’un kapılarını misafirlere açıyorlar… Doğayla uyumlu bir yaşam anlayışı, incelikli bir misafirperverlik felsefesiyle buluşuyor; Ortunç kısa sürede zamanın kendi ritminde aktığı, dinginlik ve sadeliğin zarafetle harmanlandığı özel bir destinasyona dönüşüyor.
Bugün Orhan ve Necla Tunç'un ardından gelen ikinci kuşak Onur Tunç’un da özenle koruduğu “doğaya misafir olma” felsefesiyle Ortunç, Kuzey Ege’nin kendine has doğasını misafirlerine en saf haliyle sunuyor. Mavi bayraklı plajı, dingin suları ve Ege’nin karakteristik ışığında şekillenen gün batımlarıyla, burası sadece bir konaklama alanı değil; hissedilen, içselleştirilen ve hafızaya kazınan bir deneyime dönüşüyor.
Zamansız lezzetlerin doğadan sofraya taşındığı mutfağı, incelikle düşünülmüş hizmet anlayışı ve sürdürülebilir yaşam felsefesiyle Ortunç, doğayla uyum içinde var olmayı seçenler için çok huzurlu bir kaçış yeri.

Orhan Tunç, 87 yıllık hayatına, hem kalbini hem aklını adadığı, emek emek ördüğü çok kıymetli bir hikaye sığdırdı. Cunda'ya duyduğu derin sevdayla, "yokun üstüne her gün nasıl bir var ekleyebilirim" diyerek adada bir cennet yarattı. Şimdi ona veda ediyor olsak da; miras bıraktığı değerlerle Orhan Tunç ruhu Ortunç'ta daima yaşayacak... Hoşçakal Necla'nın sevgilisi, Onur ve Özay'ın can babası, Sofi'nin biricik dedesi...
Seni çok özleyeceğiz!